Bir web sitesi yaparak bunu iş kabul edip ömrü boyunca buradan para kazanmak isteyenler için öneriler veren binlerce yazı olmasına rağmen, yazılara tıklayıp da okuduğunuzda özet olarak şu ibareyi görebilirsiniz genel olarak: “Böyle projeleri kimse paylaşmaz. Kelin ilacı olsa, kendisi sürer”. Ben de sizlere direkt bir proje sunacak değilim. Çünkü büyük ve güzel bir proje bulsam, muhtemeldir ki bunu kendim hayata geçirmeye çabalarım. Sizler için bugünkü yazımda “Nasıl bir web sitesi yaparsanız tutar” ya da “İnternetten para kazanmak için nasıl bir projeye girmeliyim” diyenlere yol göstererek o sitenin hangi özellikleri taşıması gerektiğini onlara izah etmeye çalışacağım.
İçindekiler
Sevdiğiniz bir alanla ilgili siteniz olsun
Her insanın değer katabileceği en az bir alan kesinlikle vardır. Gardner’e göre her bir insanda en az bir zekâ türü baskın ve diğerlerine göre daha ileri düzeydedir. Diğer zekâ türleri de herkeste belli oranlarda mevcuttur. Sizin de herkesten farklı bir yönünüz kesinlikle vardır. Herkes matematik problemlerini çözemez. Ya da herkes güzel yemek yapamaz. Bu konuda sizin bir deneyiminiz bir de bu işe yatkınlığınız olmalıdır. Yapacağınız site de sizin ilgi ve ihtiyaçlarınıza uygun, çalışırken sizleri sıkmayan, aksine severek uğraşmanızı sağlayan bir alanda olmalıdır. Örneğin siz nakış ve dikiş yapmayı seviyor ve bununla da geçmişte bir uğraşmışlığınız varsa bu konu ile ilgili bir web sitesi hazırlayabilirsiniz. “Bu alandan para mı kazanılır” dediğinizi duyar gibiyim. Yakinen tanıdığım bir bayan arkadaşım tam da bu işi yapıyor. Aylık 30.000 TL Google Adsense gelirine sahip olunca, ilk başlarda bilgisayar başına oturmasını bile eleştiren eşi bile işi bırakıp kendisi ile çalışmaya başlamışlar. Bunun için arkadaşımın kodlama ve tasarım yapma gibi bir becerisi de yoktu. Sadece sevdiği alanda çalışarak, insanlara yararlı olmaya ve buradan da kazanç sağlamaya odaklandı. Yeni proje fikirleri konusunda dikkate almanızı isterim.
İnsanların hayatını kolaylaştıran bir konuya yönelin
Bilgisayarın ve cep telefonlarının kullanımının yaygınlaşması ile insanlar o kadar tembelleşti ki anlatamam. Adeta her şeyi yatarak yapmaya meyilli hale geldik. Biz konuşalım yemek hazır olsun. Biz söyleyelim bulaşıklar pırıl pırıl olsun. Hatta neden konuşalım ki, bu kadar da yormayalım kendimizi. Sadece düşünelim, her şey hallolsun. Yani artık öyle bir çağdayız ki, bugün bize imkansız gelen birçok şeyin bundan bir 10 yıl sonra gerçek olduğunu görebileceksiniz. Projeniz kesinlikle insanların işlerini kolaylaştıran bir yönde olsun. Mesela E-Ticaret siteleri insanların hayatını kolaylaştırıyor. Markete ya da mağazaya gitmek yerine, birkaç tuşa basarak ürünleri ayaklarına kadar getirtiyorlar. Siz de bunun gibi bir şey yapın.
Geleceğin sektörlerine odaklanın
Zaman birçok sektörün kaybolmasına şahit etti bizleri. Bir zamanlar terziler ne çok para kazanırlardı değil mi. Ya da bakkallar.. Tercümanlar.. Şimdi bu iş kollarının iş alanları o kadar daralmış ve kaybolmaya yüz tutmuştur ki, yaptığınız yatırımların ölü yatırım olacağını kime sorsanız söyleyecek ve sizi uyaracaktır. Gelecekte organik ürünler çok değerlenecek. Teknolojik ürünler daha da çabuk değişecek ve yenilikleri takip etmek farklı bir sektör oluşturacak.
Herkesin yaptığı işi yapmayın
Genellikle bizim memlekette bu başlığın tam da tersi yapılır. Örneğin eskiden eczanelerin çok kazandığı dedikodusu tüm şehir halkında konuşulmaya başlanınca her mahallede yan yana 10-15 eczane açanlar olmuş. Bu şekilde işleri rast gitmeyince de hepsi bir bir eczaneleri kapamışlar. Hatta o döneme ben de yetişmek üzereydim. O yıllar babam bana demişti ki “Oğlum eczacılık bölümünü kazan da emekli olunca eczane açalım”. Tabi ki gitmedim eczacılığa. Sevdiğim bir bölüm olan Sosyal Bilgiler okudum. Ardından yine sevdiğim Sosyal Hizmetleri okudum. Şimdi de Web tasarım ve kodlama bölümüne devam ediyorum. Neyse konumuz rekabetin az olduğu sektörlere yönelmek. Siz de orijinal fikirler bulmaya çalışın. Mesela Facebook kurulduğunda benzer bir platform yoktu, Youtube kurulduğunda benzeri bir site yoktu. İlk olduklarından şu anda dünyanın en devasa şirketlerine dönüştüler. Aklımda farklı bir fikir olarak size tavsiye edebileceğim şu fikir var aslında. Bulunduğunuz bölgede yetişen bir ürünü kendiniz yetiştirip, satışınız da internet üzerinden yapmanız. Biliyorsunuz artık ülkede üretim bitti bitecek. aç kalmaktan korkacak milyonlarca insan, yiyeceğini internetten tedarik etmeye başlayacaktır.
İşi bilenlerden oluşan bir ekibiniz olsun
Sanal sektörler tahmin ettiğiniz gibi tek kişinin yapabileceği şeyler değil. Kategorisine göre değişiklik gösterse de her işte işinin erbabı bir ekip şarttır. Kendim de aslında bir reklam şirketi kurma aşamasındayım. Şirket kurmak kolay da, devamlılığı sağlamak için muhteşem bir ekibe ihtiyaç var. Ben de bunun farkında olduğumdan ekime 4 önemli ismi kattım sayılır. Siz de başlayacağınız işe ekipsiz bir başınıza çıkmayın. Siz reklamcılıktan anlasanız, muhasebeden anlamayabilirsiniz. Kodlamadan anlasanız toplum hizmetlerinde eksik kalabilirsiniz.
Sermayeniz yeterli olsun. Borçlanarak risk almayın
Uzman bir arkadaşım derdi ki. Bir iş kuracaksın ve bu işte 100.000 TL’ye ihtiyacın var. Bu işe girişme. Eğer 200.000 TL’ye sahipsen bu işe girişebilirsin. Genellikle Türklerde ya batarım, ya çıkarım anlayışı vardır. Az da olsa işe girişip çıkmayı düşünürler ama işin içine girince, elde avuçta ne varsa tüketip bitirirler. İşte bu yüzden bir işe girmeden önce elinizde yeterli sermayeniz ve girişiminizde başarısız olmanız durumunda sizi bir müddet ikame ettirecek ek bütçeniz kesinlikle olsun ki borçlanarak işleri yürütmeye çalışmayın.
Uzak ve yakın hedefleriniz olsun
Yapacağınız işi kesinlikle planlı yapın. Pazar araştırması, risk analizi yaptıktan sonra yakın hedeflerinizi ve vizyonunuzu açık şekilde belirleyin. Bir işe girişip de yerinizde sayıyorsanız o işe devam etmenizin bir anlamı olmaz. Zararın neresinden dönerseniz kârda sayılırsınız.
Hepinize başlayacağınız projelerde hayırlı işler, bereketli kazançlar diliyorum.
Çok güzel bir bilgilendirme olmuş. Ben de karar verme aşamasındayım ve hala düşünüyorum
Çok güzel bir yazı olmuş.